Gazeteci Adem Metan sordu, TOKİ Lideri Ömer Bulut cevapladı: Önemli bir imtihandan muvaffakiyetle çıktık

Türkiye, asrın felaketi ile gayretini sürdürüyor.

Merkezi üssü Kahramanmaraş olan sarsıntılar, 11 vilayette tesirli oldu ve kentleri adeta enkaza çevirdi.

Yıkılan binlerce bina, 46 binin üzerinde canı aldı.

Bölgede birinci andan itibaren canla başla çaba edilirken, hasar tespit çalışmaları da sürat kesmeden devam ediyor.

Enkaza dönen ve ağır hasar alan binaların incelenmesi ismine uzman heyeti oluşturuldu.

Heyet tarafından yapılan çalışmalarda, ihmalkarlıklar gözler önüne serildi. Önemli materyal eksiklikleri, kullanılan materyallerin kalitesiz ve betonun dayanıksız olduğu tespit edildi.

TOKİ konutları ayakta kaldı

Öte yandan büyük yıkımların oluştuğu kentlerde ayakta kalan TOKİ binaları dikkat çekti.

Devlet eliyle yurdun dört bir yanında eski ve sarsıntıya dayanıksız olduğu belirlenen binaların yerine 20 yılı aşkın müddettir toplumsal konutlar üreten TOKİ, kentsel dönüşümlerle de vilayet ve ilçelerde sağlam konutlar inşa ediyor.

2002’den bu yana üretilen 1 milyon 180 bin konut, insan canını garantiye alıyor.

Afetin olduğu birinci andan itibaren sarsıntının vurduğu vilayetlerdeki çalışmaları aktaran Gazeteci Adem Metan, burada TOKİ Lideri Ömer Bulut ile bir ortaya geldi.

“188 bin konutumuzun önemli bir imtihandan muvaffakiyetle çıktı”

TOKİ konutlarına ait sorular soran Metan’ın, “Depremden sonra en çok konuşulan şeylerden bir tanesi de TOKİ’nin ayakta kalan yıkılmayan binaları oldu. Yıllara uzanan çok kıymetli bir muvaffakiyet var.” sözlerine karşılık veren Bulut şu sözleri kullandı:

Deprem bölgesinde 11 vilayette toplam 180 bine bağımsız kısmı var TOKİ’nin. Hiçbirinde yıkık formunda hasar meydana gelmedi. Ufak tefek hasarlar oldu, can kaybımız olmadı. Bu nemli bir imtihandı bizim için. TOKİ’nin 2003 yılından başlayan bugüne gelen süreçte fazlaca tenkit aldığı yıllar oldu. Birinci yıllarda o konut gereksinimini karşılamak açısından daha çok yüksek yapılaşmanın olduğu devirdeki tip konut yapılarıyla ilgili. Biz bunu son 4-5 yılda değiştirerek yatay mimariye yöneldik.

Bu bölgede 188 bin konutumuzun önemli bir imtihandan muvaffakiyetle çıkmış olması gurur verdi. Bunun yanında 600-700 bin binanın hasar alması ve bu kadar vefatın yaşanması da birebir derecede üzdü.

“Zemine ve sarsıntı faylarından uzak olmasına çok dikkat ettik”

TOKİ’nin bu muvaffakiyetini sağlayan en değerli şey binalarında kullandığı yapı tekniği ile alakalı. Çokça da tenkit alan tünel kalıp sistemi ile yapılmış olması en kıymetli başarısına bağlı. Yalnızca yapı değil, yapıdan daha değerli fay sınırına uzaklık, güçlü bir yer dediğimiz yer emniyet gerilmesinin kabul edilebilir mühendislik hududunda olması.

TOKİ’nin bilhassa yer seçim kriterlerinde tabana ve sarsıntı faylarından uzak olmasına çok dikkat ettik. Daha çok kentin kayalık yerlerinde yapılaşmaları gerçekleştirdik. Bu değerli bir farktı. Buna yapay mimariyi de eklediğimiz vakit sarsıntı açısından sizi inançlı bir noktada tutabilecek, binanın tartısını hafifletilmesi bakımından düşük katlı yapı, zelzeledeki zayıf tabandan kaçınılması, sağlam tabanlara gidilmesi, fay çizgilerinden uzak durulması.

“1 yıllık müddet içerisinde vatandaşlar rahat olabilir mi?”

Ömer Bulut’un alınan tedbirleri anlatmasının üzerine Metan şu soruyu yöneltti:

“Cumhurbaşkanımız da alandaki grubuna güveniyor bir mühlet verdi. Bir vakit zarfı verdi ki bugüne kadar dediğiniz bütün konutları da kelam verdiğiniz tarihlerde daima yetiştirdiniz. Biz de alanda bunları daima takip ettik. Burada vatandaşlar rahat olabilir mi bu bir yıllık müddet içerisinde? Siz bu hususta ne söyleyeceksiniz?”

“Verdiğimiz kelamları vaktinde yerine getireceğiz”

Bulut’un yanıtı ise şu biçimde:

Şu ana kadar verdiğimiz kelamlar ile ilgili zamanlamada bir sorun yaşamış olsaydık biz bugün ne vaat etsek vatandaş bunu satın almazdı. Lakin vatandaş esasen çok güveniyor bu mevzuda. Bizim de bütün uğraşımız bu tarafta. Bunu yapmak için de bu işin üretim süreci içerisinde bizi etkileyebilecek tüm taraflarla esasen vakit zaman toplantı yapıyoruz.

Çünkü bunun bir müteahhitlik tarafı var, iş yapanlar tarafı var. Bir de bunlara gereç tedarik edeceğim malzemeciler var. Tüm Türkiye’deki, bu bölgedeki bütün o gereksinim duyacağımız kapasitedeki üretimi de denetim etmek suretiyle bu çalışmayı paralelinde yürütüyoruz. Inşallah bütün millet olarak devlet olarak verdiğimiz kelamları vaktinde yerine getireceğiz.